EFRAG'ın İklim Geçiş Planı Rehberi
14 Şub 2025
"İklim geçiş planlarında şeffaflık, kurumsal stratejilerin küresel sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi ve paydaş güveninin inşası için esastır."
EFRAG'ın kılavuzu, şirketlerin geçiş planlarını oluştururken dikkate alması gereken geniş bir yasal çerçeveyi kapsar. AB'nin sürdürülebilirlik hedefleri, doğrudan şirketlerin raporlama süreçlerini etkileyen çeşitli yasal düzenlemelerle desteklenir. Avrupa İklim Yasası, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (CSDDD) ve AB Taksonomisi, geçiş planlarının temelini oluşturan başlıca düzenlemeler olarak öne çıkmaktadır.
Şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolü giderek artmaktadır. Avrupa Birliği'nin 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ulaşmayı hedeflemesi doğrultusunda, Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu (EFRAG) tarafından yayımlanan İklim Değişikliği Azaltımı için Geçiş Planı Uygulama Kılavuzu, şirketlere geçiş planlarını daha şeffaf ve tutarlı hale getirme konusunda rehberlik etmektedir. Bu kılavuz, Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) çerçevesinde şirketlerin yasal uyumunu kolaylaştırır ve stratejik sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olur.
Kılavuzda sunulan detaylar, üç ana odak noktası üzerinde yoğunlaşmaktadır: Avrupa düzenleyici çerçevesi, hedefler ve eylem planları, sosyal ve ekolojik etkilerin entegrasyonu.
Avrupa Düzenleyici Çerçevesi: Sürdürülebilirliğin Yasal Temeli
AB Taksonomisi, sürdürülebilir yatırımları tanımlar ve şirketlerin geçiş planlarında finansman ve yatırımlarını şeffaf bir şekilde raporlamalarını sağlar. Örneğin, bir şirketin yenilenebilir enerji projelerine yaptığı yatırımlar AB Taksonomisi kapsamında değerlendirilir ve geçiş planlarının ilerleyişi bu projeler üzerinden izlenebilir. Diğer yandan, CSDDD şirketlerden sadece kendi operasyonlarında değil, tüm tedarik zinciri boyunca sürdürülebilir ve sorumlu uygulamalar benimsemelerini talep etmektedir. Bu direktif, şirketlerin iklim hedeflerine ulaşmak için gerekli dönüşüm adımlarını atmalarını sağlar.
Bankalar ve sigorta şirketlerine uygulanan Sermaye Gereklilikleri Direktifi (CRD) ve Solvency II gibi düzenlemeler, iklim risklerini finansal yapıya entegre ederek risk yönetimini güçlendirir. Bu yasal çerçeve, şirketlerin geçiş planlarını hazırlarken operasyonel ve finansal sürdürülebilirliği dikkate almalarını zorunlu kılar.
Hedefler ve Eylem Planları: Somut ve Şeffaf Adımlar
EFRAG kılavuzu, şirketlerden geçiş planlarını oluştururken şeffaf, somut ve bilim temelli hedefler koymalarını istemektedir. Bu hedefler, Paris Anlaşması'nın 1,5°C hedefi ile uyumlu olmalı ve şirketin stratejik planları ile entegre edilmelidir. Şirketlerden kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini tanımlamaları ve bu hedeflere ulaşmak için izleyecekleri eylem planlarını detaylandırmaları istenmektedir.
Hedef belirlemede sera gazı emisyonlarının azaltılması öncelikli bir alan olarak öne çıkmaktadır. Şirketlerin, operasyonel iyileştirmeler, ürün portföylerindeki değişiklikler ve tedarik zincirindeki sürdürülebilirlik uygulamaları gibi karbon azaltım yöntemlerini açıklamaları beklenmektedir. Karbon azaltım yöntemleri arasında, bir imalat şirketinin fabrikalarında enerji verimliliğini artırmak için yenilenebilir enerjiye geçmesi veya lojistik süreçlerinde karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla elektrikli araçlar kullanmaya başlaması örnek olarak gösterilebilir.
Bu eylemler, operasyonel değişikliklerle sınırlı kalmamakta; yatırım ve finansman stratejileriyle de desteklenmelidir. Şirketler, geçiş planlarını uygulamak için gereken ve AB Taksonomisiyle uyumlu sermaye harcamalarını (CapEx) ve bu harcamalar için finansman kaynaklarını açıklamak zorundadır. Bu süreçte, hedeflere ulaşma ilerlemesi düzenli olarak rapor edilmeli ve paydaşlara şeffaf bir şekilde sunulmalıdır.
Yönetim yapısının bu hedefleri benimsemesi ve desteklemesi kritik derecede önemlidir. Yönetim kurulları ve üst düzey yöneticiler, geçiş planlarının uygulanmasını denetlemeli ve ilerlemeyi izlemelidir. Bu, şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine olan bağlılığını güçlendirirken, hesap verebilirliği de artırır.
Sosyal ve Ekolojik Etkilerin Entegrasyonu: Adil ve Kapsayıcı Bir Dönüşüm
EFRAG kılavuzu, iklim değişikliği ile mücadelede sosyal ve ekolojik etkilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Adil Geçiş ilkesi, dönüşüm sürecinde çalışanların, toplulukların ve ekosistemlerin korunmasını öncelikli hale getirir. Şirketler, geçiş planlarını uygularken bu gruplar üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri değerlendirmeli ve bu etkileri azaltmak için önlemler almalıdır.
Toplumlar için sosyal destek programları oluşturmak, dönüşüm sürecinin adil olmasını sağlar. Bu, iklim hedeflerine ulaşırken sosyal eşitsizliklerin derinleşmesini önlemeyi amaçlar.
Ayrıca, geçiş planlarının biyolojik çeşitliliğe etkileri göz ardı edilemez bir konudur. Yenilenebilir enerji projeleri veya endüstriyel tesislerdeki dönüşümler, ekosistemler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Şirketler, bu etkileri en aza indirmek ve doğaya zarar vermeden emisyon azaltımları sağlamak için ekosistem koruma stratejileri geliştirmelidir. Örneğin, bir enerji şirketi, güneş panelleri kurarken tarım arazilerini veya doğal habitatları koruma konusunda dikkatli olmalıdır.
Türk Bağlamında EFRAG'ın Geçiş Planı Kılavuzu
EFRAG'ın İklim Değişikliği Azaltımı İçin Geçiş Planı Kılavuzu, Türkiye'deki şirketler için de büyük önem taşımaktadır. Özellikle AB ile ticaret yapan, Avrupa pazarında faaliyet gösteren veya küresel değer zincirine entegre olan Türk şirketler için bu kılavuzda sunulan kriterlere uymak, rekabet avantajlarını korumak açısından kritik hale gelmektedir.
Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olan Avrupa Birliği, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak amacıyla katı düzenlemeler uygulamaktadır. Bu düzenlemelerin ön saflarında Karbon Sınır Mekanizması (CBAM) bulunmaktadır. CBAM, AB'ye yüksek karbon emisyonlu ürünler ithalatına ek bir vergi uygulanmasını öngörmektedir. Özellikle demir-çelik, çimento, alüminyum ve kimya gibi karbon yoğun sektörlerde rekabetçiliklerini kaybetmemek için Türk şirketlerinin geçiş planlarını oluşturmaları ve karbon emisyonlarını azaltmaları gerekmektedir.
Türkiye'nin Yeşil Mutabakat Eylem Planı, bu süreci desteklemek için atılan önemli bir adımdır. Bu eylem planı kapsamında, şirketlerin sürdürülebilirlik raporlama süreçlerini iyileştirmeleri, karbon ayak izlerini hesaplamaları ve döngüsel ekonomi uygulamalarını benimsemeleri teşvik edilmektedir. EFRAG'ın kılavuzu, Türk şirketlerine bu dönüşüm sürecinde somut bir yol haritası sunmaktadır.
Türk şirketleri için AB Taksonomisi ve ESRS standartlarına uyumlu geçiş planları hazırlamak sadece yasal yükümlülükleri yerine getirmekle kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilir finansmana erişimi de kolaylaştırır. Özellikle yeşil tahviller ve sürdürülebilir finansman araçları, dönüşüm süreci sırasında yatırımlar için önemli kaynaklar oluşturur. Bu şekilde, Türk şirketleri yerel ve uluslararası pazarlarda sürdürülebilirlik performanslarını artırarak rekabetçiliklerini koruyabilirler.
Dahası, geçiş planlarının sosyal ve ekolojik etkilerine dikkat edilmesi, Türkiye'deki endüstriyel dönüşümü daha kapsayıcı hale getirebilir. Adil geçiş ilkesi doğrultusunda, çalışanların yeniden eğitilmesi, toplumların desteklenmesi ve ekosistemlerin korunması gibi uygulamalar, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunacaktır.
EFRAG'ın kılavuzu, Türkiye'nin sürdürülebilirlik yolculuğunda önemli bir kılavuz niteliği taşır ve şirketlerin hem AB düzenlemeleriyle uyumlu hale gelmelerine hem de küresel sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunmalarına yardımcı olacaktır.