"İklim Kanunu Teklifi, iklim değişikliği alanını baştan sona düzenleyen temel bir kod kanun olarak hazırlanmıştır. Teklif, daha az enerji ile daha verimli üretim sağlamayı, '2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi' ve 'Yeşil Büyüme' vizyonunu hedefleri olarak benimseyerek yaşanabilir bir dünya amaçlamaktadır."

Geçen hafta, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde önemli bir dönüm noktası yaşandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Türkiye'nin ilk İklim Kanunu teklifini sundu. Bu teklif, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde daha sağlam bir hukuki çerçeve sağlama amacını taşımaktadır. Taslak kanun çevre koruma için kapsamlı bir strateji sunarken aynı zamanda ekonomik, sosyal ve çevresel dengeyi gözeterek adil bir geçiş süreci yaratmayı hedeflemektedir.

Eğitim ve Farkındalık: Yeşil Teknoloji ve İklim Bilinci Yaygınlaştırılması

İklim değişikliğiyle mücadelede en önemli unsurlardan biri geniş bir kamu farkındalığı yaratmaktır. Kanun teklifinde, eğitim sistemine yeşil teknoloji müfredatının dahil edilmesi en önemli yeniliklerden biri olarak öne çıkmaktadır. Bu adım, iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmayı hedeflemekle kalmayıp, genç neslin çevreye duyarlı ve bilinçli yetişmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Eğitimdeki bu dönüşüm tüm seviyelerde uygulanması planlanmaktadır. Bu süreçte, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu ile işbirliği yapılarak yeşil bir iş gücü yetiştirilecektir. Bu, iklim değişikliğini azaltma alanında ihtiyaç duyulan yetkin insan kaynaklarının sağlanmasına yardımcı olacaktır.

Yerel ve Ulusal Eylem Planları: İklim Değişikliğiyle Mücadelede Koordinasyon

Kanun teklifinin en çarpıcı yönlerinden biri, yerel düzeyde iklim değişikliğini mücadele etmek üzere belirli planlar ve stratejiler oluşturulmasıdır. Her ilde, yerel yönetim ve ilgili kurum temsilcilerinden oluşan Valilerin başkanlığında İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulları kurulacak. Bu kurullar, yerel düzeyde sera gazı emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliğine uyum sağlamak için adımlar atacaktır.

2027 yılına kadar Yerel İklim Değişikliği Eylem Planları hazırlanacak ve her ilinin spesifik koşulları doğrultusunda uygulanacaktır. Bu planlar büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyeleri tarafından hazırlanacak ve yerel yönetimlerin katılımı ile güçlendirilecektir. Yerel yetkililer sera gazı emisyonlarını azaltacak uygulamaları belirlerken, aynı zamanda iklim değişikliğine uyum stratejileri geliştirecektir.

Yeşil Ekonomi: Finansal Enstrümanlar ve Temiz Teknoloji Yatırımları

Türkiye'nin iklim kanunu, çevre dostu bir ekonomiye geçiş için önemli finansal ve teknolojik araçlar tanıtıyor. Türkiye Yeşil Finansal Sınıflandırması, ulusal ve uluslararası finansal piyasalar için çevre dostu projeleri desteklemek üzere bir sistem olarak oluşturulacak. Bu mekanizma, yatırımcıları çevresel duyarlılığı olan projelere yönlendirecek ve uluslararası finansal akışları hızlandıracaktır. Aynı zamanda, karbon ticareti ve gönüllü karbon piyasaları gibi araçlarla Türkiye'nin sera gazı emisyonlarını kontrol altına almak için yeni stratejiler oluşturulacaktır.

Kanun, karbon fiyatlandırma ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gibi mekanizmaları içerecek. Bu sistem sayesinde Türkiye, sera gazı emisyonlarını daha verimli bir şekilde izleyebilecek ve uluslararası ölçekte karbon ticareti yapabilecektir.

Teklif ayrıca, karbon yakalama ve depolama teknolojileri ile hidrojen teknolojisi gibi yeni gelişen teknolojilerin yayılmasını teşvik etmeyi ve temiz teknolojilerin geliştirilmesine dönük bir dizi strateji sunmayı hedefliyor. Bu teknolojiler, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir rol oynayacak ve Türkiye'nin yeşil ekonomi hedeflerine ulaşmasında belirleyici faktörlerden biri olacak.

İklim Değişikliği Başkanlığı: Stratejik Koordinasyon ve İzleme Merkezi

Kanun teklifi ayrıca İklim Değişikliği Başkanlığı'nın görev ve yetkilerini detaylı bir şekilde tanımlıyor. Bu başkanlık, Türkiye'nin iklim değişikliği politikalarını koordine etmekten sorumlu olacak ve iklimle ilgili tüm faaliyetleri izlemek için öncü bir rol üstlenecektir. Başkanlık, sera gazı emisyonlarını izlemek, karbon fiyatlandırma mekanizmalarını düzenlemek ve emisyon ticaret sistemini yönetmek gibi görevler üstlenecektir. Aynı zamanda, iklim değişikliğine uyum çabalarını koordine edecek ve Türkiye'nin uluslararası iklim hedeflerine ulaşması için gerekli adımları atacaktır.

Başkanlık, karbon ticareti ve iklim değişikliğiyle mücadele için finansal mekanizmalar oluşturup hayata geçirmek için çalışacaktır. Ulusal Katkı Beyanı doğrultusunda, Türkiye'nin uluslararası taahhütlerle uyum sağlamak amacıyla sera gazı emisyonlarını azaltmak için stratejiler geliştirecektir.

Karbonsuz Sınır Ayarlama Mekanizması: Küresel Karbon Ayarları

İklim Kanunu teklifi ile birlikte, Karbonsuz Sınır Ayarlama Mekanizması (CBAM) uygulamaya konulacak. Bu mekanizma, Türkiye'ye ithal edilen ürünlerin karbon ayak izini inceleyecek ve çevre dostu olmayan ürünler için düzenlemeler getirecek. Bu, ithal ürünlerin çevresel açıdan duyarsız olmasını önleyecek ve ülkemiz içerisinde daha temiz üretim süreçlerini teşvik edecektir.

Felaketlere Dayanıklılık: Erken Uyarı ve Doğa Temelli Çözüm

Kanun teklifi, iklim değişikliğiyle mücadelede doğa temelli çözümleri ön plana çıkarmaktadır. Bu çözümler, doğal kaynakları korumayı, ekosistemlerin sürdürülebilirliğini sağlamayı ve biyolojik çeşitliliği korumayı hedeflemektedir. Ayrıca, iklim değişikliğine bağlı felaketlerin etkilerini azaltmak için erken uyarı sistemleri ve risk değerlendirme mekanizmaları geliştirilecektir. Bu sistemler, felaketlere hazırlık sağlayacak ve yerel yönetimlerle kurumlar arasında işbirliği yapılacak, böylelikle riskler en aza indirilecektir.

Yeşil Büyüme Vizyonu: Net Sıfır Emisyon Hedefi

Kanun teklifinin bir diğer önemli hedefi net sıfır emisyon hedefine ulaşmaktır. Bu hedef doğrultusunda, Türkiye'nin karbon ayak izini azaltmak için geniş bir yelpazede stratejiler ve düzenlemeler uygulanacaktır. 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi, Türkiye'nin gelecekteki çevre politikalarını şekillendirecek ve daha yeşil bir ekonominin temellerini atacaktır. Bu hedef, Türkiye'yi sadece çevresel açıdan sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerletmekle kalmayacak, aynı zamanda ekonomik olarak da güçlendirecektir.